Nârâlar demir ve betona bürününce modern mabedler ortaya çıktı. Adeta gökdelenle yarışan minareler.
Ve secdesi olmayan kıyamlar.
–Dücane Cündioğlu
Maslak’da minibüsten indim. Ezan okunuyordu. Etrafıma baktım ama camiyi göremedim. Plazaların arasında bir yerde ama nerede. Ezana doğru biraz yürüdüm. İki binanın arasında minareyi gördüm. İki şerefesine de hoparlör koymuşlar. Sesi de sonuna kadar açmışlar. Ama ezan kimin için okunuyor? Camları bile açılmayan bu yüksek binaların içinde bütün gün hapsolmuş bu insanlar işlerini bırakıp camiye gidemezler ki.
Bir zamanlar bir şehirdeki en yüksek yapı kilise olurmuş. Cami olurmuş. Daha eskilerde pagan tapınaklar olurmuş. En yüksek bina kime aitse en güçlü odur. Artık caminin temsil ettiği dinin pek gücü kalmamış mı? Sermayeyi temsil eden bu plazalar dinden daha mı güçlü? Ama, Çamlıca tepelerine bakıyoruz orada İstanbul’un en yüksek tepesinde bir cami. Demek ki dinin gücü devam ediyor.
Acaba ezanı duyup da kaç kişi namaza gitmiştir diye caminin oraya gitmek istedim ama direk yol yoktu. Binaların etrafından dolandım, 10 dakika yürüdüm ve caminin önüne geldim. Avlusu olmayan bir cami. Apartman kapısı gibi demir bir kapıdan içeri giriyorsunuz. Merdivenle yukarı çıkıyorsunuz. Ama ben girmedim. Başka bir gün gelirim dedim. Bugün tatil. Ortalarda kimse yok. Bir iş günü gelip bakarım ezan okununca kaç kişi camiye gidiyor. Ezanın sesi yükseldikçe namaza gelenler artıyor mu? Yoksa namaza gelenler azaldıkça ezanın sesimi artıyor?
Notlar:
— Ezanın videosunu izleyebilirsiniz.
— Dücane Cündioğlu’nun sözünü bu Twit’ten aldım.
— Paslanmış inşaat demirlerinin arasında minarenin görüntüsü: